26.11.2018 10:56:04
O KİTAP ÖYLE OKUNMAZ
Kitap merakı 7-8 yaşına bırakılmayacak kadar değerli, çocuk hayal etmeye başladığı andan itibaren uyandırılacak bir merak ve kazandırılabilecek bir özelliktir.
Bizim ülkemizde herkes kitap okur. İstatistiklere göre bir yılda kişi başına düşen ortalama kitap sayısı da bir hayli yüksektir aslında. Ayrıca öyle sadece bir türde de okuma yapılmaz bizim ülkemizde, bağlandığımız bir tür yoktur... Fantastik romandan tarihsel romanlara, polisiyeden öyküye kadar geniş bir yelpazeye sahiptir okurlarımız. Çocuk okuma yazmaya başladıktan sonra hemen alır eline kitabı, kimsenin ona oku demesine gerek kalmadan…
Tekerleme olmasa da sanırım güzel bir masal oldu kaleme aldıklarım. Masal demişken, sahi neydi masal? Hayale dayalı ve sonu güzel biten anlatı sanatıydı ama adı üstünde masal işte, hep olağanüstü olayları ve genellikle de imkansızı anlatır... Maalesef ülkemizde okuma konusunda da işler anlattığım gibi gitmez. Okul çağındaki çocukların pek çoğu zorla alır kitabı eline. Her akşam belli bir sayfa okunup imzalanıp öğretmene göndermekten tutun da şu kadar sayfa okursan ödülü budura kadar birçok yöntemimiz vardır bizim. Peki bunların sadece yararlı diye çocuğa zorla yedirilen ıspanak yemeğinden ya da bu seni büyütecek diye zorla içirilen sütten farkı var mıdır?
Şimdi size bir de TDK’deki başka bir kelimeden bahsedeceğim “kurgu”. Kurgu kelimesinin birçok anlamı var aslında. Bir bütünü oluşturmak için parçaları takıp birleştirme işi, bir nevi montaj olarak kabaca tanımlayabiliriz. Bu da nereden çıktı, ne alaka şimdi masalla okumayla montaj diyebilirsiniz. İşte ben de size o zaman yanıt olarak o kitap öyle okunmaz derim. Çünkü kurgunun bir diğer anlamı da gerçek olmayan olay ve kahramanlardan oluşan eserdir. Bir yerden tanıdık gelmiş olabilir. Kafanızı iyice karıştırdım sanırım. Aslında demek istediğim şu ki; bir kere kitap okumaya, okuma yazmayla başlanmaz. Kitap merakı 7-8 yaşına bırakılmayacak kadar değerli bir özelliktir. Çocuk hayal etmeye başladığı andan itibaren uyandırılacak bir merak ve kazandırılabilecek bir özelliktir. Nasıl mı? Hepimizin bildiği birkaç masal vardır sanırım ve aslında sorunun kaynağı da tam burada yatar. Neden sadece belli masallar bilinip çocuğa anlatılır da yeni masallar üretilmez ya da çocuğumuzdan üretmesi, hayal edip bize anlatması istenmez? Oysa her gün çocuğumuza bir masal anlatsak ve sonrasında da ondan kendi hayalinde oluşturup, kurguladığı masalı bize anlatmasını istesek… Onun kurgulamasına, hayal etmesine, hayal ettiklerini aktarmasına yardım etsek… Bu sayede dil becerisi gelişse, hayal gücü genişlese, sınırlarını esnetse… Taaa ki bir gün, anlatacağı masal kalmadığında, yeni şeyler söyleyebilmek için alsa eline kitabı fena mı olur? Diğer bir deyişle zorla yediği ıspanağa, istemeyerek içtiği süte vücudunun ihtiyacı olduğunu bırakın kendi hissetsin. Ve o yaşa kadar biriktirdiği parçalardan bir bütün oluştursun. İşte o zaman o montaj görün bakın nasıl sağlam olur…
Esra Ö
Eğitimci
Bu içeriği arkadaşlarınızla paylaşmak ister misiniz?
All Photos from Unsplash